Açıklama:
Yanıt Açıklaması: Temel İlkeleri; Organik tarımda ulusal veya uluslararası geçerliliği olan ancak bazı farklılıkları da içeren resmi veya özel standartlar bulunmaktadır. Temel ilkeler, organik tarım standartlarının ortak çıkış noktasını oluşturur. Bu temel, organik tarımın gelişmesi sırasında izlenmesi gereken yolu belirler ve sürdürülebilir bir sistemin kurulmasına yardımcı olur. Temel ilkeler konusu tüm dünyadaki organik tarımla ilgilenen kişi ve kurumlarca tartışılarak 2005 yılında IFOAM’ın (International Federation of Organic Agriculture Movements) Avustralya’da düzenlenen genel kurulunda görüşülmüş ve 4 temel ilke üzerinde anlaşmaya varılmıştır. Bu temel ilkeler; 1. Sağlık İlkesi: “Toprak, hayvan, insan ve yerkürenin sağlığı ayrılmaz bir bütün olarak ele alınmalı, korunmalı ve iyileştirilmelidir. Bireyler ile toplumların sağlığı, eko sistemlerin sağlığından ayrı tutulamaz. Ancak sağlıklı topraklar üzerinde sağlıklı ürünler elde edilebilir ve yine hayvanlar ile insanların sağlıkları ancak sağlıklı ürünlerle desteklenebilir. Organik tarım, sağlığı kollayacak ve refaha katkıda bulunacak yüksek kalitede, besleyici gıda üretimini hedefler ve sağlığı olumsuz etkileyen sentetik gübre, ilaç ve yem katkı maddeleri gibi girdilerin kullanımını kısıtlar veya tümüyle yasaklar.” 2. Ekoloji İlkesi: “Organik tarım, canlı ekolojik sistemleri ve döngüleri temel almalı, onları değiştirme yerine onlarla birlikte çalışmalı, model olarak alarak devamlılığını sağlamalıdır. Organik tarım, üretimin ekolojik süreçlere ve geri dönüşüme dayalı olmasını vurgular. Üretimin yapıldığı ortamların ekolojisi üretimde besin döngüsünü ve canlıların refahını sağlar. Bitkisel üretimde ortam, verimli topraktır; hayvansal üretimde çiftliğin eko sistemidir; balıklar ve deniz canlıları için, su ortamlarıdır. Ekolojik tarımda sadece bitkisel veya hayvansal üretim değil kırsal ve doğadan toplamada da döngülere ve ekolojik dengelere uyum göstermek gerekir.” 3. Eşitlik İlkesi: “Organik tarım zincirinde ilişkiler, ortak kullanılan çevreyi paylaşmada ve yaşamsal olanaklar açısından eşitliği gözetecek biçimde oluşturulmalıdır. Ekolojik tarımla uğraşanların insan ilişkilerini her seviyede; çiftçiler, işçiler, uygulayıcılar, dağıtımcılar, tüccarlar ve tüketiciler de dahil bütün taraflarda eşitliği sağlayacak biçimde geliştirmek durumundadır. Hayvanlara onların fizyolojileri, doğal davranışları ve refahı ile uyumlu koşulların sağlanması gerektiğini vurgular. Eşitlik, şeffaflık içinde adil üretim, dağıtım ve ticari sistemler ile gerçek çevresel ve toplumsal maliyetler hesaba katılarak değerlendirme yapılmasını öngörür.” 4. Özen İlkesi: “Ekolojik tarım, gerek mevcut gerekse gelecek kuşakların ve çevrelerinin sağlığı ile esenliğini korumak üzere, sorumlu, önlemini baştan alan bir yaklaşımla planlanmalı ve yürütülmelidir. Ekolojik tarımda uygulamaya, geliştirmeye ve teknolojiye ilişkin seçimlerde önlemler, ilk aşamada alınmalı ve seçimi yapanlar sonrasında sorumluluğu taşımalıdır. Günümüzde genetik yapısı değiştirilmiş organizmaların uygulamaya aktarılması da bu ilke çerçevesinde ele alınmalıdır. Bilimsel gelişmelerle birlikte zamanla oluşmuş bilgi ve geleneksel, yerel bilgiler; denenmiş, geçerliliklerini yitirmeyen sağlam çözümler sunar ancak bunların bilimsel açıdan irdelenerek uygulamaya yeniden kazandırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Alınacak kararlar, şeffaf ve katılımcı süreçlerin kullanılmasıyla, tüm tarafların değerlerini ve gereksinimlerini hesaba katabilmelidir” (www. ifoam.org; Altındişli ve İlter, 2002).