Açıklama:
Yanıt Açıklaması: Doğal Olarak Toplumsal Cinsiyet Aslında bu başlık altında bir kavram olarak toplumsal cinsiyet yoktur. Bu bakış 1970’lerden önce, yani toplumsal cinsiyet kavramı kullanıma girmeden önceki cinsiyet temelli kavramlaştırmamızı ifade etmektedir. 1970’ler öncesi cinsiyet kavramı hem biyolojik olarak eril ve dişil oluşu hem de toplumsal anlamda kadın ve erkek oluşu kapsayan bir kavramdı. Diğer bir deyişle, eril ve dişil bedenler (buna dışarıdan gözlenebilen genital organlar kadar hormonlar ve cinsiyet genleri de dâhildir) ile toplumsal anlamda “kadınsı” ve “erkeksi” olarak görülen kişilik özelliklerimiz, davranışlarımız, becerilerimiz, arzularımız vb.nin hepsi birden cinsiyet kavramı ile karşılanmaktaydı. Bu model, bugün toplumsal olarak edindiğimizi kabul ettiğimiz “kadınsı” ve “erkeksi” özellik veya davranışların biyolojiden kaynaklandığını öne sürmektedir. Bu modele göre, örneğin kadınların ağlamasının “normal” karşılanması, erkeklerin ağlamasının “normal olmaması” biyoloji (genital organlar, cinsiyet hormonları, cinsiyet genleri, evrim) ile açıklanmaktadır. Kadınlar ve erkekler olarak bizim biyolojik bir özümüzün olduğu, bizi “kadın” ve “erkek” yapan özellikler ve davranışlar ne ise hepsinin biyolojiden kaynaklandığını, dolayısıyla bu özelliklerin doğumdan ölüme kadar sabit ve değişmez olduğunu ileri süren bu model, toplumsal cinsiyet kavramı kullanıma girdikten sonra biyolojik indirgemeci olmakla ya da özcü olmakla (özcülük) eleştirilmiştir.